Burası nostalji kokuyor deriz ya bazen, işte tam öyle bir yerdeyiz bugün. Eski Türk filmi setinde gibi hissettirecek sokakları, kafeleri, dükkanları keşfedeceğiz. Keşke evimin penceresi böyle bir sokağa açılsa diye iç çekeceğiz…
Kuzguncuk’un tarihteki önemli özelliklerinden biri, buranın Museviler açısından kutsal topraklara gitmeden önceki son durak oluşu. Gayrimüslimlerin tercih ettiği bir semt olması nedeniyle, eski zamanlarda Türkler için hiçbir şey ifade etmeyen, oturmayı hiç bir zaman düşünmedikleri bir semt olmuş. Tarih günümüze yaklaştıkça nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturmaya başlamış.
Eski tarihte inşa edilmiş kilise ve sinagog gibi dini varlıkların yanına Türklerin çoğalması ile yeni camiler de inşa edilmiş. Yılllar boyu farklı kültür ve dinlere kucak açan, İstanbul’da bir eşi daha olmayan, aslında İstanbul’a hiç benzemeyen bir semt.
Üsküdar’a bağlı burası, kalabalıktan biraz sıyrılayım ama şehir sınırlarından da çıkmayayım diyenlerin listesinde en başta yer almalı.
Üsküdar’a çok yakın olması dolayısı ile özellikle paşalimanı taraflarına yolu düşenler buranında bir sokağından mutlaka geçmiştir diye düşünüyorum. Bende daha önce bulunduğumu bilinçli olarak gittiğimde farkettim 🙂 Nasıl şimdiye kadar bu semti gezmedim diye üzülmedim diyemem. İstanbul’da yaşayıp hala görmediyseniz çok şey kaçırdığınızı söylemek isterim. Bende merak ediyorum diyenler için bir “Kuzguncuk Gezi Listesi” oluşturalım o halde.
Önce rotamızda neler var bir bakalım;
- Çikolata, çay, kahve: Asude (Ekmek Teknesi), Mayadan, Kafe La Mekan, Çikolatacı Aziz Bey, Vanilin Chocolate,
- Kitap-kahve ikilisi: Nail Kitabevi,
- Yemek: Metet Döner, İsmet Baba,
Ve fazlasıyla Kuzguncuk sokakları…
Üsküdar vapur iskelesi veya Üsküdar sahiline geldiniz ve oradan otobüsler ile Kuzguncuk tarihi çınaraltı önünde indiniz. Semtin ana caddesi diyebileceğimiz cadde tam buradan başlıyor.
Sizi Çınaraltı Kafe ve İsmet Baba Restoran karşılıyor. İsmet Baba, tam boğaz köprüsüne karşı, Kuzguncuk iskelesine nam salmış 3 kuşaktır süren bir lezzet durağı.
İsterseniz bu ikisinden birinde duraklayabilirsiniz ya da tam karşınızdaki caddeyi keşfetmeye başlayabilirsiniz.
İlk önce karşınıza aslında adı Asude olan fakat bir çoğumuzun Ekmek Teknesi olarak bildiği ufak çay evi ve restoran çıkıyor. Ünlü olmasının sebebi tabiki ekmek teknesi dizisine ev sahipliği yapmış oluşudur.
Sonrasında ilerlediğinizde Mayadan Kafe ile karşılaşacaksınız. Yeni yıl yaklaşırken, onu anımsatan renkleri benim içimi açtı 🙂
Yine aynı sokaktan devam ediyoruz ve karşımıza Bencil Dükkan çıkıyor. El yapımı ürünlerin olduğu, oldukça küçük ve şirin bir dükkan burası. İçeriye en fazla 3-4 kişi sığabilir. Kapıda bekleyenleri görebilirsiniz 🙂 Ben ufak bir hatıra edindim buradan bugünün anısına.
Sıra buradan ilerlediğinizde sağ tarafta sizi karşılayacak olan bir kitap evi ve kafeye geldi, Nail Kitabevi.
Dışarıda birkaç tane masa var fakat asıl güzelliği içeride. Her yer kitap rafları ile değerlendirilmiş. Ortaya da hem çalışmak için, hem de kahve içerken kitabınızı okuyabileceğiniz masalar yerleştirilmiş. Üst katta cam kenarında bulunan koltukları boş bulursanız hemen yerleşin derim. Ortam öyle sessiz ki kitaplara bakarken ses yapacağım diye çekineceksiniz adeta.
Bir diğer çok tercih edilen mekan ise, Kafe La Mekan. Konsepti ile sokağın zaten var olan rengine daha da renk katıyor. Hiç aramanıza gerek kalmadan ben burdayım diyen biryer.
Caddenin yarısını bitirdik ve artık güzel bir yemeği hakettiğimizi düşündük değil mi 🙂
O zaman sizi Metet Döner’e davet ediyorum. Közde döneri ile meşhur. İstanbul’un en iyi dönercileri arasında ilk 10’da. Porsiyonu 24 TL. Tam bir esnaf lokantası.
Yemekten sonra el yapımı çikolatalar yiyebileceğiniz samimi bir dükkana gidelim mi? Ne dersiniz… Bence gidelim 🙂
Çikolatacı Aziz Bey, el yapımı çikolataları ile ünlü. Tatlı fiyatları 10-20 TL arası. Ben Afife tatlısını gitmeden internetten incelediğimde gözüme kestirmiştim. Tercihimi ondan yana kullandım, sütlü ve beyaz çikolatalı, meyveli, krokanlı bir lezzet. Yazarken bile etkiledi beni 🙂
Günün kahvesi içinde Vanilin Chocolate tercihim oldu. Mekanın iç ve dış dekorasyonu çok güzel. Servis hızlı, kahvesi lezzetli 🙂 Çay 3,5 TL, kahve 7 TL.
Yemeğimizi ve tatlımızı yedik, çay kahveleri içtik, alışverişimizi yaptık ve enerjimiz yerinde.
Şimdi aslında bizi buraya getiren ilk sebebi gerçekleştirmeye, rengarenk evlerle süslü ara sokakları keşfetmeye başlayabiliriz. Kendi şehrimizde turist olacağız 🙂
Buranın belkide en güzel yanı evleri ve köşkleri. Zaman içinde çıkan yangınlarda çok büyük hasar görmüş olsalar da uygun şekilde restore edildiği için hala nostaljik havasını koruyor.
Evlerden sarkan sardunyalar, begonviller arasındaki arnavut kaldırımlarında yürürken büyülenmemek elde değil. Her an kendinizi istemsizce emlak sitelerini açmış evlere bakarken bulabilirsiniz. “Burada yaşamak istiyorum” mu dediniz? Aramıza hoşgeldiniz 🙂