Tam Hayal Ettiğim Gibi; Masalların İhtişamlı Şehri Prag

Old Town

Prag denince akla katedraller, tarihin yansıttığı yapılar geliyor değil mi? Benim Avrupa’da belki de en çok görmek istediğim yerdi burası, projede de en uzun süre geçirdiğim şehir. Uzun dediğime bakmayın sadece üç gün. Koşuşturmayla geçen bu günleri anlatmak için sabırsızlanıyorum, hadi başlayalım… 🙂

Prag; Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en büyük şehridir. Orta çağ dokularının kaybolmamış olması 2. Dünya Savaşı’nda  fazla hasar görmemiş olmasından kaynaklanıyor. Şehirde barok ve gotik mimarinin ihtişamı oldukça hakim.

Benim bu şehirde hızlandırılmış bir şekilde deneyimlediğim ve size tavsiye edebileceklerim ise şu şekilde;

İlk durağımız Old Town Meydanı; şehrin kalbinin burada atmasının yanında şehirdeki en eski meydanda burası. Görülmesi gerekenler arasında en başta yer alıyor. Tarihsel önemi, değerli yapıları ve misafirlerine sunduğu kafe, restoran ve mağazaların fazlalığından dolayı özellikle yaz döneminde burayı ziyaret edecek iseniz kalabalığa kendinizi hazırlamalısınız.

Bu meydanda görebileceğiniz bir diğer şey ise Astronomik Saat. Başta burada toplanan yoğunluğa anlam verememiştim. Bu insanlar niye toplandı acaba diye düşünürken bende aralarına katılıp beklemeye başladım. Bir şey olacaktı burada belliydi. Sonrasında öğrendim ki; her saat başı bir dakikalık bir animasyon gösterisi oluyor. İskelet heykeli, ölümü hatırlatmak için zili çalıyor ve başlıyor. Diğer figürler kafalarını sallayarak hareket ediyor. En son horoz ötüyor ve gösteri son buluyor.

Astronomik saat

Kafanızda oturmamış olabilir çok iyi anlıyorum 🙂 Ama saatin tarihi baya eski ve büyük öneme sahip.  Gösteri sonunda kopan alkışlara ve bu gösteriye olan ilgiye inanamazsınız.

Meydanı gördünüz, sonra kalabalığın gittiği sokağa doğru yöneldiniz. Yol üstünde denk geleceğiniz gösterilerde eğlendiniz ve karşınıza Karl (Charles) Köprüsü çıktı. Bu köprü Vlatna Nehri üzerinde yer alıyor ve şuan da sadece yaya ulaşımına açık durumda. Senenin her dönemi ziyaretçi alan oldukça ihtişamlı bir yer. Köprü üzerinde birçok heykel var, ilk heykel ise Aziz Jan Nepomucky. Bu heykelin eline dokunursanız “Prag’a yeniden yolunuz düşer” deniliyor. Köprü ressamlar, müzisyenler ve çeşitli ürünler satan tezgahlarla oldukça hareketli. Nehir üzerinde düzenlenen tekne turlarını da deneyebilirsiniz benim önceliğim olmadı ama keyifli görünüyordu.

Old Town meydanı tarafından geldiğinizde köprü girişinde aşk kilitleri bulunuyor. Bu kilitler Avrupa’nın birçok şehrinde ilgi görüyor. Buraya gelen çiftler kilitlerini buraya asıp anahtarlarını da nehre atıyorlar. Böylece kilitlerin hiç açılmayacağına ve aşklarının hep süreceğine inanıyorlar.

Aşk kilitleri

Bu arada bu bahsettiğim yerlerin hepsini ve şimdi bahsedeceğim Prag Kalesini yürüyerek gezebilirsiniz, sadece bu kaleye çıkarken onlarca merdivene acaba çıkmasak geri mi dönsek diyebilirsiniz 🙂 Ama bunu söylememenizi öneririm. Çünkü evet şehir ihtişamlı fakat buranın ihtişamı daha başka. Kalede Aziz Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, Altın Yol gibi bir çok önemli yer bulunuyor.

Birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi bu şehirde de tarihi yerleri, müzeleri ziyaret etmek istiyorsanız erken davranmanız gerekiyor.

Metro ile meydana geliyor iseniz tam metro çıkışında bulunan Powder Tower yani Barut Kalesini de görmenizi öneririm. Gece saatlerinde sakin fakat gündüz saatlerinde eğlenceli bir çevresi var. Özellikle müzisyenler ve park edilmiş klasik arabaları oraya renk katıyor. Metro durağı hangisi derseniz ismini ne yazık ki hatırlamıyorum yani ulaşımın kolaylığını anlatmak istemiştim aslında 🙂

Barut Kalesi

Son olarak sizi yürüme mesafesi dışında olan tramway ile ulaşım sağlayabileceğiniz bir yere götüreceğim, Dancing House. Şehrin mimari yapısından tamamen farklı olduğu için yapıldığı dönemde baya tartışma konusu olmuş burası. Fakat şuan da turistler tarafından bile takdir ediliyor. İki ünlü çiftin dansı tasvir edilerek inşa edilmiş. Ortaya böyle ilginç bir yapı çıkmış. İnstagram’da burada çekilmiş sıra dışı fotoğrafları görmeyen var mı ? 🙂

Dancing House

Tamam gezdik gördük ama biraz da midemizi hoş etmemiz lazım dediğinizi duyar gibiyim 🙂

Ne kadar ben fazla sevmemiş olsam da seveni çok. Damak zevkime uymadı diyelim. Peki neden bahsediyorum. Trdelnik tatlısından bahsediyorum. Aslında çek tatlısı değil bu, Avrupa’nın bazı şehirlerinde de yapılıyor. Burada olanın tek farkı dondurmalı oluşu. Şekerli hamur ve dondurma gibi düşünün. Birçok çeşidi ve satıldığı bir çok dükkan var. Denk gelmemeniz ve dikkatinizi çekmemesi imkansız.

Trdelnik

Konaklama önerisi olarak da merkeze tramway ile 5 dakika da ulaşayım, uygun fiyatlı, temiz, başımı sokacak yerim olsun kahvaltısı da çok önemli değil ben yiyecek bişeyler bulurum derseniz Pension Prague City tam size göre.

Birde bonus olarak gün içinde damak tadınıza uygun bir şey bulamayıp aç kaldım derseniz, üst sokaktaki türk lokantasında gönül rahatlığı ile yemeğinizi yiyebilirsiniz, aklınıza takılan bir şey olursa da mutlaka yardımcı olurlar 🙂

Otelin üst sokağı, tramway caddesi

Bu şehrin meraklısı iseniz umarım sizde ziyaret etme fırsatı bulursunuz ve bende yorumlarınızda sizin deneyimlerinizi okurum.

Masalları andıran seyahatlere…

PAYLAŞ
Önceki İçerikSepetteki Erikli Yaylası
Sonraki İçerikGezelim Güzelleşelim: Ayder Kaçamağı
Gaye Dilara Çevik
Merhaba. Üniversite öğrencisiyim. İkinci senemde sosyal sorumluluk projelerine katılarak edindiğim çevre ile bakış açım çok değişti. Hep meraklı ve aktif olmayı seven biriydim. Üniversite dönemimi de iyi değerlendirmem gerektiğini düşünerek yurt dışı projelerini araştırmaya başladım, hayal etmenin gücüne çok inanırım. Hayal ettim, çabaladım, etrafımdaki tüm engellere rağmen bunları aşarak 15 Avrupa şehri gezme fırsatı buldum. Şimdilerde en büyük hayalim seyahatlerime uyarlayabileceğim sosyal sorumluluk projelerine katılmak, geliştirmek...

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here